22 Mayıs 2013 Çarşamba

eğlenceli bir oyun tabusa..)


 
    Oyunumuz biraz tabu oyununa benziyor,fakat içeriği biraz farklı.2 veya daha fazla oyuncuyla oynanabilir.Oyuncular önce zarı atacak ve ona göre ilerleyecekler.Adımları takip ederek yönergeleri,görevleri yerine getirmeye çalışacaklar.Eğlenceli bir oyun,aynı zamanda düşündüren ve eğitici oyun da.İçinde hikaye anlatma,drama,şarkı söyleme,resim etkinliği ayrıca matematik becerisi olarakta oyuncuya katkı sağlıyor..İçeriği istenildiği zaman farklı olarak değiştirilebilir.Örneğin;bilmeceler farklılaştırılabilir,yönergelerin sırası değiştirilebilir.

1-İlk adımımızda oyuncu önündeki renkli kartlardan birisini alarak karttaki nesneyi yada durumu arkadaşına kelimelerle anlatmaya çalışır.(ipucu kelimelerle)Bilemezse bırakır ve yeniden zar atılır.
2-Oyunun hemen yanında bir harita bulundurulur ve çocuklar buradan seçtikleri ve bildikleri bir ülke hakkında bilgi verilmesi istenir.Yada gezip gördükleri yerlerle ilgili şeyler anlatıp ,arkadaşlarıyla da paylaşabilir.
3-Oyunumuzda bildikleri bir hikayeyi de paylaşıyorlar birbirleriyle..

Oyun hem çocuğu düşündürüyor,hem bilgilerini hatırlamasına yardımcı oluyor,hemde çeşitli yönergelerle eğlendiriyor..

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Okul öncesi eğitim neden önemlidir?


     
   

       Okul öncesi eğitimin;çocuklar aileler ve toplum açısından birçok faydası vardır.0-6 yaş arasını kapsayan erken çocukluk dönemi,çocuğun en hızlı geliştiği dönemdir.Beyin yapısı ve fonksiyonlarının gelişiminin üçte ikilik bölümü 0-4 yaş arasında tamamlanmaktadır.Erken çocukluk dönemindeki deneyimler,beynin çalışma biçimi için belirleyicidir.Yapılan çalışmalar,okul öncesi eğitim alan çocuklarda okula devam oranlarının ve okul başarısının daha yüksek olduğunu göstermiştir.

      Okul öncesi eğitim sosyal ve duygusal gelişimi destekleyerek,yetişkinlik döneminde de kişilerin daha üretici ve verimli olmalarını ve sahip oldukları potansiyeli tam olarak kullanmalarını sağlar.Çocukların gelişim özelliklerini,bireysel farklılıklarını ve yeteneklerini göz önüne alan,sağlıklı bir biçimde fiziksel,duygusal,dil,sosyal ve zihinsel yönden gelişimlerini sağlayan;olumlu kişilik temellerinin atıldığı,yaratıcı yönlerinin ortaya çıkarıldığı,çocukların kendilerine güven duymalarının ağlandığı,ebeveyn ve eğitimcilerin etkin olduğu kaliteli bir okul öncesi eğitim programına katılan çocukların diğer çocuklara kıyasla gelecekte okul başarıları daha yüksek,sosyal ve duygusal,sözel,zihinsel ve fiziksel gelişim açısından daha yetkin olduklarını araştırmalar göstermiştir.

      Okul öncesi eğitim yararlarını şöyle sıralayabiliriz:

-Toplumsallaşma
-Kendini ifade edebilme
-Bilişsel gelişimlerinin desteklenmesi
-Akademik öğrenme
-Sınıfta kalma ve okul eğitiminden ayrılma oranlarında düşme
-Çocukların beslenme ve sağlık durumunda iyileşme
-Daha olumlu ebeveyn-çocuk ilişkisi
-Sosyal ve duygusal davranış gelişiminin daha ileri olması
-Yetişkinlikte kendine yeten,ekonomik kazanç potansiyeli yüksek bireyler olmak.


     Bu yüzden bu dönemde çocuğun zihinsel ve bedensel olarak yeterli beslenmesi ve etkileşimde bulunabildiği,onun gelişimini destekleyen bir ortamda bulunması gerekmektedir.Erken çocukluk eğitimi insan gelişiminin başlangıç noktasıdır.Okul öncesi eğitim,çocukların ve ülkemiz insanının uzun vadede daha üretken,daha yaratıcı,sorun çözmede daha yetkin olmasını sağlar.

4 Mayıs 2013 Cumartesi

Montessori Eğitimi

    

      İtalya'nın ilk kadın doktoru,pedagog ve antropoloji profesörü Maria Montessori (1870-1952) her bir çocuğun bireyselliğine uyan bir pedagoji geliştirir. Bu, çocuğun bireysel becerilerine ve ilgi alanlarına,bireysel öğrenme hızına ve karakter özelliklerine uygun bir pedagojidir.



   1899'da Roma'da zeka geriliği olan tüm çocukların yollandığı yeni orthophrenic okulunda yöneticiliği sırasında zihinsel eksikliğin sıklıkla pedagojik bir problem olduğuna hüküm verir.



   Zihinsel engellilerin eğitimi konusunda aradığı bilgileri  Itard ve Seguin'in çalışmalarında bulur ve bu yöntemleri temel alarak kendi yöntemini geliştirir.Eğittiği bir grup engelli çocuk devlet yeterlilik sınavlarında normallere yakın bir başarı gösterir.



   Herkes bu başarıdan dolayı mutludur ancak Dr. Montessori bundan o kadar etkilenir ki zeka seviyeleri normal olan sağlıklı çocukların nasıl olur da engelli çocuklarla karıştırılacak kadar istikrarsız olabileceklerini anlamaya çalışır.

 6 Ocak 1907'de Montessori ilk çocuk evini kurar: Casa dei Bambini..



  Maria Montessori 1907 yılında ilk çocukevi 'Casa dei Bambini'de engelli olmayan çocuklarla çalışmalarında yaptığı gözlemlerde çocukların nelerden hoşlandıklarını ve nelerden hoşlanmadıklarını saptar.

  Maria Montessori çocukların;

-ödüllerden
-cezalardan
-yetişkin tarafından programlanmış eğitimden 
-şekerlemelerden 
-oyuncaklardan
-öğretmen masasından 
-toplu derslerden

hoşlanmadıklarını,

-özgür seçimden
-hatalarını kendinin denetiminden 
-hareket etmekten
-sessizlikten
-kitap okuma ve yazmadan
-alıştırmaların tekrarından
-özgür faaliyete dayalı bir disiplinden 
-çevrenin düzenli ve temiz olmasından 
-sosyal ilişkilerini kendileri tarafından kurulmasından

hoşlandıklarını gözlemledi..






  Eğitim sistemini çocuktan yola çıkarak kurdu.Bu başka eğitim sistemleriyle karşılaştırıldığında çocuklara sağlanan olanaklar sayesinde,kendi seçimlerinin eğitimcinin onları isteklendirmesinin yerine geçtiği kendi eylemleri sonucu hataların denetlenebildiği bir eğitim sistemidir. Montessori eğitimi temelde kişiliğin oluşumu üzerinde durmaktadır.Maria Montessori bunu açıkça şu şekilde ifade etmektedir:'Eğitimde metot değil,insan kişiliği göz önüne alınmalıdır.'

  -Çocuk özeldir,tektir.
  -Kendine has bir varlıktır.
  -Çocuk etrafındaki maddesel dünyayı absorbe eder,gelecekte yetiştireceği kişi modelini biçimlendirir.
  -'Çocuk insanların mimarıdır.'Bu mimarlar farkında olmadan içlerindeki inşa planına uyarak kendi ritimleri doğrultusunda kendilerini geliştirmeye çalışırlar.
  -Bu gelişime yetişkinler etki edemezler çünkü onlar inşa planını bilmemektedirler.Ancak,bir yetişkinin zamansız müdahalesi ya bu inşa planını tahrip edebilir yada yanlış bir yere yönlendirebilir.
  -Montessori okullarında çocuklar,istedikleri materyalle,istedikleri zaman,istedikleri yerde çalışırlar.


   Çocuğun güçlü bir karakterde yetişmesini sağlamak için 'bir bakıma fiziksel ve ruhsal bir hijyene' ihtiyaç vardır.Bu durumda yetişkinlerin görevi çocuğun içindeki yeteneği ve gizil gücü uyandırmak ve onları gelişim sürecinde desteklemektir.Montessori yönteminin özü, çocuğa önceden hazırlanmış bir çevrede kendi kendini geliştirebileceği şekilde hareket ve faaliyet özgürlüğü tanımayı amaçlayan,kendi kendine oluşan ve gelişen bir yöntem ve sistem anlayışıdır.

2 Mayıs 2013 Perşembe

.tiyatro ve çocuk.

 
   Tiyatro varoluşundan bu yana,bireyi düşünmeye,sorgulamaya,neden-sonuç ilişkisi kurmaya,eyleme geçmeye,zamanı kaliteli geçirmeye,haz duygusunu ve beğeni düzeyini yükseltmeye ve bence en önemlisi yaşamla arasında bağ kurmasına aracı olur.Sanat bireye kimliği kazanmasında önemli bir yol göstericidir.

   Tiyatro sanatı mutlaka çocukların eğitiminde kullanılmalıdır.Çünkü çocuk doğar doğmaz yaşamla bağını oyunla kurmaya başlar.Çocuk,dış dünyadan etkilenme sonucunda,taklit yeteneğini kullanarak,canlandırmalar yaparak,hayal dünyasını zenginleştirir.Tiyatro çocukların yaratıcılıklarını ve düş güçlerini zenginleştirir.Estetik duygularının gelişmesine katkıda bulunur.Algılamayı çeşitlendirdiği için ilerleyen eğitiminde  öğrenmeyi,kavramayı ve uygulamanın temellerini oluşturur.Eleştirel bakabilmeyi,olayları mantık süzgecinden geçirmeyi ve çok yönlü düşünmeyi sağlar.İletişim kurma,kendini ifade etme ve öz güven duyguları gelişir.Psikoloji de tiyatro artık bir tedavi yöntemi olarak ta kullanılmaktadır.Örneğin; çocuk psikodraması ile çocuklar çatışma yaşadığı kişilerin rollerine geçerek karşısındakini anlama becerisi kazanmayı,kendilerine ve olaylara dışarıdan bakmayı,o an çözüm yolları üretebilmeyi keşfederler.

   Bir tiyatro oyununun çocuğun ruhuna hitap etmesi gerekir.0-6 yaş grubundaki çocuklar seyretmek yerine oyuna dahil olmak isterler.Dolayısıyla bazen çocuklarında katılabileceği bir düzenleme yapılabilir.Çocukların kendilerini oyunun içinde hissedecekleri,sade bir sahne,dekor ve kostüm kullanılmalıdır.Konu ve kullanılan dil de basit ve anlaşılır olmalıdır.

   Çocuklarımızın hayat yolunda emin adımlarla ilerlemesini sağlamak için sanattan,tiyatrodan,yaratıcı dramadan mutlaka yararlanılmalıdır.Sizde bu sürece bir tiyatro oyununa bilet alarak başlayabilirsiniz..

30 Nisan 2013 Salı

 

               ' Her şey, Yaratıcının elinden çıktığında iyidir.'
                                                                                       J.J .Rousseau


         İnsanlar temiz doğar ama toplum bir şekilde onları istediği gibi şekillendirir ve yoğurur. Doğuştan kimse suçlu yada kirli değildir.  Benim isteğim ve hedefim; bize emanet bu çocukların hayatta nasıl durabileceklerini ve onlara nasıl yardım edebileceğimizi düşünmek ve bunu hayata geçirmektir.  Bu sebeple içimde var olan inanç ve sevgiyle okul öncesi öğretmenliğini seçtim ve hala bu bölümü okumaktayım. Gelecekte topluma yararlı ve sağlıklı bireyler yetiştirmenin, doğru ve kaliteli bir eğitimden geçtiğine inanıyorum.



   

Çocuk resimlerinde çizgilerin yorumu..

   Resimlere bakarak çocukların iç dünyasını anlamak mümkündür.Resmi yapan mutlu mudur,üzüntülü mü?Arkadaş canlısı mıdır,değil midir?Tembel mi ,yoksa çalışkan ve ya enerjik midir?

   Çocuk resimlerindeki çizgilere 3 açıdan psikolojik bir yorum getirilebilir:1) Büyüklük 2)Abartmalı çizgiler 3)Eksik bırakılan çizgiler

1-)Büyüklük:Sayfanın tümünü kaplayan büyük resimler çoğu kez iç kontrolü zayıf olan saldırgan çocuklar tarafından çizilmektedir.Aşırı faal (hiperaktif) çocuklar da sayfanın tümünü kontrolsüz şekilde kullanırlar.Birkaç santimetre büyüklüğündeki resimler çoğunlukla korkak,çekingen,içe dönük çocukların ürünüdür.Bu çocuklar kendilerini güvensiz,yetersiz ve küçük görmektedirler.

2-)Abartmalı çizgiler: Resimde çok büyük ya da çok küçük kafa,zihinsel bakımdan kendini yetersiz gören çocuklar tarafından çizilmektedir.Büyük ayakların çizilmesi kendine güven duyma arzusunun bir simgesidir.Astımlı çocuklar çoğunlukla solunum güçlüğünden kaynaklanan sorunları nedeniyle burun çizgilerini vurgulayarak ya da çok büyük biçimde çizerler.Dişler saldırganlığı ifade eder.Cinsel organların çizilmesi de saldırganlığın bir göstergesi olarak düşünülebilir.

3-)Eksik bırakılan çizgiler:Ellerin çizilmemesi güvensizliği,çevreye uyumda güçlük çekilmesini simgelemektedir.Kolların resimde olmayışı,güvensizliği dile getirir.Resimde ayakların yokluğu çocuğun kendine güvensiz ve yardımsız hissetmesi anlamına gelir.Bir iletişim organının resimde çizilmemesi başkalarıyla ilişki kurmakta zorluk çekildiğini gösterebilir.Burun ise güç savaşının simgesidir resimde.Burnun yok oluşu çocuğun güçsüzlüğünü gösterir.

   Çocuk resmini değerlendirmek için yargılarımızı onun zihinsel düzeyine göre vermemiz gerekmektedir.Çocukta olgun bir düzenleme gücü ya da yetişkinlere göre saptanmış belli estetik kurallara göre uygunluk aramamalıyız.Çocuk hep çocukça çizecektir.Onun her çizdiği kuşkusuz 'sanatçı' çizimi değildir.Fakat saflığı yönünden gerçek yaratıcılıktır.Çocuk resminde bizi çeken şey ise,eşya ve nesneleri taze bir anlayışla yorumlayan çocuğa özgü görüş açısıdır.

   Bütün bunların dışında, çocuk resimlerinde gözlemlediğimiz saflık ve yaratıcılık,günlük hayatın karmaşası içerisinde çevrelerine bakmayı unutan ve dünyayı belirgin kalıplarla tanımlamaya alışan yetişkinlere,bir zamanlar sahip oldukları yaşam ve öğrenme coşkusunu hatırlatacak ve onlara dünyaya yeni bir gözle bakma olanağı sunacaktır.


4 Nisan 2013 Perşembe

Miniklerle birlikte proje sonrası eğlenceli oyunumuz ve eğitici kitabımız..



       Maltepe Üniversitesi Okul öncesi Öğretmenliği bölümü 3.sınıf öğrencisiyim.Şuanda bir öğretmen adayıyım.Bir anaokulunda 5-6 yaş grubundaki çocuklarımın öğretmeniyim düşüncesiyle yola çıktım ve hayal ettim..Çocukların bir sorumluluk projesinde gösterdikleri başarıdan ötürü,sınıf kitaplığına koymak üzere bir kitap ve sınıf ve /veya bahçede birlikte oynayabilecekleri eğitici bir oyun hediye etmek istiyorum.Bunun için çok eğlenceli ve eğitici bir kitap buldum ve bir oyun paylaşmak istiyorum sizlerle..


  Kitabımızın adı Kar tanesi..Masalımız şöyle:

    Eski zamanlarda,kuzey ülkelerin birince ,ormanların içinde küçük bir köyde Daniel adında bir çiftçi ve Anna adında karısıyla yaşıyormuş.Çocukları yokmuş.Ama çok iyi kalpleri varmış.Bütün köydeki çocuklara sevgi gösterirler,onları evlerine misafir edip pasta ikram ederlermiş.Ormandaki bütün canlılara iyi davranırlarmış.Bir kış günü bu köyü kar kaplamış.Çocuklar dışarı çıkmak için sabırsızlanıyorlarmış. Nihayet ertesi gün kar dinince çocukları evde tutmak mümkün olmamış.Kimi kayıyor,kimi kardan adam yapıyormuş.Daniel ve anna ise pencerelerinden çocukları izlerken onlarda dışarı çıkıp oynamak istemişler.Bir kardan adam yapmaya karar vermişler.Birden yaptıkları kardan adam konmuşmaya başlamış.Anna ve daniel hayretler içinde kalmışlar.Ben kardan yapıldığım için sıcağa dayanamıyorum eğer daha soğuk bir yer olursa yaşayabilirim demiş.Daniel'in aklına bir fikir gelmiş.O zaman bizde neyimiz var neyimiz yoksa alır taşınırız buradan demiş.Orada bizimle birlikte yaşarsın değilmi ?demiş.Bu fikir kar tanesinin çok hoşuna gitmiş ve sevinçle ellerini çırpmış.Hep birlikte yaşamış ve ömürlerinin sonuna kadar mutlu olmuşlar.



Gelelim oyunumuza..


Oyunun Adı:Kedi ile Fare


    Uygulama:Öğrenciler el ele tutuşup bir halka olurlar ve yüzleri halkanın ortasına dönüktür.Bir öğrenci seçilir ve bu kedi olur,halkanın dışında bekler.Başka bir öğrencide fare olur ve halkanın içinde yer alır.Kedi 'ben kediyim ' diye seslenir.Fare'de 'bende fareyim' diye cevap verir.Kedi 'seni yakalayacağım 'deyince fare'de 'yakalayamazsın cevabını verir.Kedi halkanın içindeki fareyi yakalamak isterken halkanın içindeki öğrenciler bozulmadan buna engel olmak isterler.Diğer yönden farenin kaçışı için ona yol verirler.Fare yakalanınca oyun yeniden başa döner.



    Kitabımızın vermek istediği bir mesaj vardır: Eğer insanlar çok güçlü bir sevgi bağıyla birbirlerine kenetlenmişlerse;birlikte olabilmek ve mutlu yaşayabilmek için önlerine çıkan her engeli kolayca geçerler..Burada çocuğa sevgi aşılanıyor.Oyunumuz ise hem gerekli bedensel  hareketleri yapabilme becerisi kazandırmakta ,hem eğlenceli bir oyun ,hemde grup içinde uyum sağlamayı öğreten ve geliştiren bir oyundur.





   Bu tebrik kartımızı sorumluluk projemizde yer alan bütün miniklerimize tekere teker armağan ediyoruz ve başarılarından dolayı bir kez daha tebrik ediyoruz..

...daha yeni ve güzel projelere..




14 Mart 2013 Perşembe




  Hayatın en önemli dönemini çocukluk yılları oluşturur. Her şey bu dönemde şekillenir ,özellikle (0-6)yaş arasıdır ;çocuğun karakteri ,ilgileri, huyu..Bize düşen en önemli görev; onlara bu okul çağı öncesinde hem bilişsel alanda hemde sosyal duygusal alanda bir şeyler öğretmek ve bunu desteklemektir.Benim amacım bu çok önemli olan süreçte yapabileceğimin en iyisini yapmak ve bunu hayata yetiştirmektir.Uygulayacaklarımın sadece hayalde kalmadan bunu hayata geçirmek isteğindeyim.Bu blogda da 0-6 yaş arası çocuklara yönelik çalışmalar,yazılar,etkinlikler bulabilirsiniz..

Adım Adım İyiliğe..

 


     Çocuklarla uyguladığımız bu etkinliğin amacı ; onlara değerler eğitimini kazandırmak  ve bunu farkına varmalarını sağlamaktı.İlk etapta onlarla konuştuk,sohbet ettik.Hepsinin iyiliği farklı kavradığına eminim kimilerine göre; annesine kardeşi uyurken ona sütünü getirmek,kimine göre; babasıyla balık tutmak,kimine göre ise;bir renk.. Aslında hepsinin anlatmak istediği bir şey var.Ve biz bunları resime dökerek anlatmalarını istedik.Yaparken çok keyif aldılar ve o anlara geri döndüler hatta arkadaşlarına kendi yaptıklarını anlatarak gurur duydular kendileriyle..Bunu hayal dünyalarında canlandırıp resime dökmeleri gerçekten onları iyi hissettirdi hepsinin yüzünde bir tebessüm oluştu.Bu mutluluğu görmek bile çok güzeldi..